Sağlık

Genler suç olasılığını artırsa da, tek başlarına suçlu sayılmazlar.

İyi bir aile ve takviye, bir kişiyi suç işlemeyen biri haline getirebilir.

Beyin hasarı olan kişilerin davranışlarının değiştiğini belirten uzmanlar, aileden gelen genetik temasların suç işleme olasılığını artırdığına dikkat çekiyor. Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Sultan Tarlacı, tek suçlunun genler olmadığını vurgulayarak, toplum, kültür, aile, uygun eğitim ve güçlendirmenin suça meyilli kişileri bile hata yapmayan bireyler haline getirebileceğini söylüyor.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Sultan Tarlacı, şiddetin nörolojik kökenini değerlendirdi.

Fiziksel şiddet zihinsel yapıya, zihinsel şiddet de fiziksel yapıya zarar verebilir.

Sözlerine şiddetin hem ruhsal hem de fiziksel olabileceğini belirterek başlayan Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “İnsan, ruhsal ve fiziksel bir yapıdan oluşur. Bu iki kavram yakından ilişkilidir. Dolayısıyla bedene yönelik şiddet zihinsel yapıyı etkileyebilir. Manevi şiddet de fiziksel yapıyı aynı yönde bozabilir. İki kavram insanlarda iç içe geçtiği için birbirinden ayırmak kolay olmayabilir. Şiddete maruz kalan kişide ruhsal, fiziksel, psikolojik ya da cinsel bir değişim olur.”

Beyin hasarı olan bireylerin davranışları değişiyor

Failin kendine özgü beyinsel kişilik özelliklerine sahip olduğunun altını çizen Tarlacı, “Aşık, sevdiği kişi tarafından reddedilirse beyin yas durumuna girer. Depresyon, ıstırap ve ağlama var ama beynine baktığımızda büyük bir acı görüyoruz. Arızalı beyin özelliğinin birçok boyutu vardır. 1848’lerde beyin hasarı olan insanların davranışlarının değiştiği görüldü. Araştırmalar sonucunda beynin otokontrolümüzün olduğu frontal bölgesi zarar gördüğünde empati, normlara uyum, otokontrolün bozulması ve eylemin sonucunu tahmin edememe gibi bulgular belirlendi. Bunun sonucunda suça ve şiddete eğilim artıyor.” açıklama yaptı.

Genetik tek başına hatalı değildir

Aileden gelen genetik ilişkilerin de suç işleme olasılığını artırdığına dikkat çeken Tarlacı, “Beyin kimyasını dengeleyen bir enzim ya da beyindeki kimyasalları parçalayan bir protein var. Bu kısım bize olası bir gen alımında şiddet özelliğinin arttığını gösterdi. Diğer adı savaşçı genidir. Ancak bu tek başına bir suçlu sayılmaz. Bir de çevresel faktörler var. Beyin anne karnından 21 yaşına kadar gelişir. O süreçte beslenmenizden soluduğunuz hava, duygusal-iletişim durumu kazanıp kazanmadığınız gibi faktörler eklenir. formatında açıklanmıştır.

Toplum, aile ve destek, bir kişiyi suç işlemeyen bir bireye dönüştürebilir.

“Genetik kaderi kabul etmiyoruz.” Sultan Tarlacı, zekanın yüzde 50’sinin anne babadan geldiğini, kalan yüzde 50’nin de çevre etrafında şekillendiğini söyledi. Tarlacı, “Psikopat dediğimiz ve sürekli suç işleme eğiliminde olan insanlar var. Bu insanlar beyin bölgesinde empati ve özdenetim eksikliği gösterdi. Ancak psikopat bir beyinle bile toplum, kültür, aile, iyi eğitim ve destek bu kişiyi tamamen suç işlemeyen bir bireye dönüştürebilir.” açıklama yaptı.

Ailede sevilen çocuk, yeterli bir insan olur.

Ailenin ilk öğrenme ortamı olduğunu vurgulayan Tarlacı, “Aile sevilirse, dinlenilirse, duygularını ifade eden bir birey olarak yetiştirilirse, baskı olmazsa ve şiddetten uzak tutulursa o çocuk, gelecekte iyi bir insan olacak. Çocuklar konuşmadıklarında ayna tutarlar. Erken yaşta şiddet kullanılırsa beynin sanat eserine dönüşmesine engel olunur.” söz konusu.

İki kardeşin birbirinden tamamen farklı davranışlar sergilediğini kaydeden Tarlacı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ebeveynlerimizden genler aldığımızda, tüm kopyaları almıyoruz. Yarı anne yarı babadan alıyoruz. Kendi içinde geçiş dediğimiz bir durum var. Kişilik ve mizaç, ebeveynlerimizden otomatik olarak gelir. Karakteri toplum, aile, okul gibi unsurlar şekillendiriyor.”

Hiçbir çocuk şiddet istemez

Dönemlere göre genetik biyoçeşitlilik olduğunu kaydeden Prof. Bir diğer kesim ise yaratıcılığı az olan, hayatla mücadele etmekten kaçınan bireyler olarak görüyoruz. Çocuk ailede şiddeti çözüm olarak görüyorsa kendisi için model oluyor.” söz konusu.

Beyin açısından bakıldığında erkeklerin 24, kadınların ise 21 yaşında hayatla baş edebilen bireylere dönüştüğünü belirten Prof. Dr. Sultan Tarlacı sözlerini şöyle tamamladı:

“Çocuk şiddete maruz kaldığında bunu öğrenmekle kalmıyor, beynin olgunlaşma işlevi de bozuluyor. Orta hücre bozukluğu ve duygudurum bozukluğu da oluşabilir. Bu kişi hem insanlara güvenmez hem de dünyayı bir tehdit olarak görmeye başlar. 20-30 yıldır takip edilen çocuklar var. Hayvanlara şiddet, okuldan kaçma, zorbalık gibi 12 parametre dikkate alındığında ilkokul veya ortaokulda görülürse ileride adli ve cezai belgesi vardır. O halde bu çocuklarla ilgili tedbirler alınabilir. Hiçbir çocuk şiddet istemez. Hiperaktif çocukların çok aktif olmak için bir nedenleri vardır. Onu anlamak ve ona göre bir analiz yolu bulmak gerekiyor.”

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

haber-siran.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu